Konkordato, bir diğer adıyla iflas eden şirketlerin devlet desteği istemesi.
Dilimize İtalyancadan giren bu kelimeyi,
Son aylarda sıkça duyuyoruz…
Canlar, ortam kötü. İstanbul başta olmak üzere birçok sanayi ve inşaat sektörünü bünyesinde barındıran büyük illerden
Sıkça bu sözcüğü, konkordato’yu duyar hale geldik.
Büyük firmalar bir bir iflas ya da konkordatosunu açıklarken Aksaray’da da manzara farklı değil.
Özellikle inşaat sektöründe varlık gösteren irili ufaklı birçok firmanın zor durumda olduğunu biliyoruz.
Öyle ki bina, daire ve son yıllarda moda olan 1+1’ler maliyetinin de çok altında bir değerden satışa çıkartılıyor.
İlanlara baktığınızda gayrimenkuller ya da araçlar normal piyasa değerinde satılıyor gibi görünse de
İşin aslı öyle değil.
Ciddi alıcıysanız, istediğiniz daireye ya da 2. el araca çok uygun fiyattan sahip olabilirsiniz; tabii bolca nakitiniz varsa!
Ülkenin belini kıran yüksek faizler, orta, küçük hatta büyük iş dünyasının korkulu belası olmaya devam ediyor.
Bu süreç daha ne kadar devam eder bilinmez ama
Bu yazı geçiremeyecek yüzlerce orta ölçekli firma kırmızı çizgide!
Piyasadaki nakit darlığı, iş insanlarının kredilere ulaşamaması, bankaların zar zor kredileri yüksek faizle vermesi ortalığı yangın yerine çevirdi.
Sadece sanayici esnafı mı zor durumda? Hayır.
Çiftçinin de hali içler acısı…
Doluydu, seldi derken Aksaray’daki çiftçi zaten zor zamanlar geçirirken,
Tarsim denen çiftçi dostu sigorta, çiftçiye “Zararınızın şu kadarını karşılarım” ya da “Poliçenizde bu, bu maddeler yoktu. Kusura bakmayın. Zararınızı karşılayamıyorum” dedikten sonra
Bir de arpa, buğday fiyatlarının çiftçinin maliyetlerini bile karşılamadığı bir ortamda,
Çiftçi kredi batağında boğulmuş, önümüzdeki ekim ayına tarlasına tohum atamaz hale gelmiş.
Canlar, ortalık yangın yeri derken, ülkemin canım ormanlarının gözümüzün önünde cayır cayır yanması da dahil…
Gençler kolay para kazanmak için düşmüş kumarın pençesine,
Ülke gündeminde bizler siyaset konuşuyor, siyasetle yatıp kalkıyoruz.
Hep dillere dolanan milli irade mottosunu dağa taşa yazanlar,
Milli iradenin seçimle iş başına getirdiklerini son belediye kalana kadar cezaevine tıkmaya kararlı.
Yukarıda yazdığım cümlede Manavgat Belediye Başkanını ayrı tutarak yazıyorum.
Ülkede deyim yerindeyse çarşı karışmış.
Muhalefeti, iktidarı birbirini suçlamaktan yorulmamış,
Her türlü sıkıntılarla boğuşan halkın artık yorgunluktan adım atacak hali kalmamış,
Kimse de demiyor ki “Ulen siz neyin peşindesiniz ha? Biraz memleketin, milletin haline bakın.”
Canlar, şimdilik toplumun sesi çıkmıyor gibi görünse de,
Bizim halk kendi cebine dokunanı, alıştığı konfor alanını bozanı affetmez.
Belki bu yazıyı zor bela atlatırız,
Lakin hepimizi bekleyen zor bir güz ve kış var karşımızda.
Vatandaşı, esnafı, KOBİ’si, sanayicisi, çiftçisi, sabit gelirlisi, emeklisi şimdilik varsa stoktan yemeye devam ediyor.
Bu yükü halk daha ne kadar omzunda taşır kestirmesi güç.
Mevcut iktidarın ekonomi patronları da bu durumun farkında, ama çözüm için henüz atılan bir adım yok.
Her alanda yaşadığımız bu darboğazdan ülkece çıkışın tek noktası “ seçim” diye düşünüyorum.
İktidarın, muhalefetin bu aralar “Biz öndeyiz”, “Yok lo! Biz öndeyiz” tartışmasına bakalım, sandık nasıl bir cevap verecek?
Kalın sağlıcakla.
Hepinizi kirpiklerinizden öpüyorum.
İflaslar Konkordatolar Aldı Başını Gidiyor
